Dinibilgiler.gen.tr - Dua Nedir ?
Dua, ibadetin
özüdür. İnsanın, bedenen yeme ve içmeye muhtaç olduğu gibi ruhen
de dua etmeye, yalvarıp yakarmaya ihtiyacı vardır. İnsan aciz bir varlıktır. İstediği her şeyi
elde edemez; her ihtiyacını kendisi karşılayamaz; başına gelecek her bela ve musibete de karşı
koyamaz. Kendi durumunu düşünen her insan Yüce Yaratana mutlaka ihtiyaç
duyar, O’na dua ve niyazda bulunur. Bu ihtiyaç insanda fıtrîdir. Bu
ihtiyaç, her vesile ile değişik şekillerde kendini
gösterir.
Dua; inanma, dayanma ve isteme ihtiyacı
içerisinde bulunan insanı; rahmeti sınırsız, mutlak kudret sahibi olan Allah’a
bağlayan, manevi bir bağdır.
Dua; ıstırapların, maddi ve manevi
dertlerin şifa menbaıdır. Dua, ümit ve huzur kaynağıdır; yaşama aşkını dirilten bir
rahmettir. Peygamberimiz (s.a.v) duayı; rahmet kapılarının anahtarı, müminin
silahı, dinin direği, ibadetin özü olarak nitelendirmiştir. [Tirmizi, No:
3368-69] Çünkü dua etmenin özünde Allâh’a teslim olmak,
O’na kulluk etmek bilinci vardır.
Rabbiniz şöyle dedi:
“Bana dua edin, duanıza cevap vereyim. Bana kulluk etmeyi kibirlerine
yediremeyenler aşağılanmış bir halde cehenneme
gireceklerdir.”[Mü’min, 40/60] Kullarım beni senden
sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince,
dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime
uysunlar, bana iman etsinler.” [Bakara: 2/186] buyurarak, kendisine dua
edilmesini istemekte, yapılan duaları da kabul edeceğini müjdelemektedir.
Kabul
edileceğini ümit ederek dua etmeliyiz. Dualarımızı eylemle destekleyerek fiili duaya
çevirelim. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “Kul, elini
açarak Allah’tan hayır bir şey dilerse; Yüce Allah, kulunun elini boş olarak
geri çevirmekten haya eder” [Tirmizi No: 3556] Bu hadîs-i
şerîften; içtenlikle yapılan duaların kabul göreceği anlaşılmaktadır. Bir
başka hadîs-i şerifte de: Rabbinize alçak gönüllüce ve
için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez. Düzene
sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a, (azabından)
korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz Allah’ın rahmeti, iyilik edenlere
çok yakındır.” [İbn’i Hanbel, III, 18]
buyurulur.
Yüce Allah:”Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin,
O’na korku ve ümitle dua edin” [Ârâf, 7/55,56] buyurarak
duanın nasıl yapılacağını bildirmiştir.
İnsan, sadece sıkıntılı olduğu zaman değil;
rahatlık anında da çokça dua etmeli ki sıkıntılı anında yapmış olduğu duaları
kabul görsün.
İnsan, elde etmek istediği şeyin maddi sebeplerine de baş
vurmanın şart olduğunu bilmeli, bununla birlikte Cenâb-ı Allâh’a da dua
etmelidir. Dua etmek hiçbir zaman bir Müslüman’ı tembelliğe sevk
etmemelidir. Bir hastanın ilaç kullanmaksızın: “Allah’ım şifa ver”
diye dua etmesi yanlış olduğu gibi; ilaç kullandığını düşünerek
Allah’tan şifa dilememesi de doğru değildir.
Özetle, isteklerimizin
gerçekleşmesi, sıkıntı ve dertlerimizin bitmesi için önce üzerimize
düşeni yapmalıyız, sonra da Allah’a dua etmeliyiz. Duayı hayatımızın bir
parçası haline getirmeli, her zaman Allah’a içtenlikle
yalvarmalıyız.
Kaynak: Diyanet hutbesinden
alıntıdır.
|