Dinibilgiler.gen.tr - Kur'an-ı Kerim'e Karşı Vazifelerimiz
Bir müslüman
olarak Kur'an'a karşı ilk vazifemiz, onun ve ihtiva ettiği hakikatların hak olduğunu tasdik
etmektir. Daha sonra, onu okumak, mânasını anlamak ve emirlerini tatbik edip yaşamak, ulvî
düsturlarını, ferd ve cem'iyet olarak hayatımıza hâkim kılmak gibi diğer vazifeler gelir.
Her müslümanın, namazı câiz olacak kadar Kur'an'dan bir bölüm ezberlemesi farz-ı
ayndır. Fâtiha sûresiyle birlikte başka bir sûreyi daha ezberlemek vâcibdir. (Bununla farz da
yerine getirilmiş olur). Kur'an-ı Kerîm'in bütününü ezberlemek ise, farz-ı kifâyedir. Yani
bir kısım müslümanların hâfız olması, diğer müslümanları mes'ûliyetten kurtarır. Ancak
Kur'an'ı ezbere bilen hiç kimse kalmazsa bütün müslümanlar mes'ul olur.
Kur'an'ı namaz dışında yüzünden okumak, ezbere okumaktan daha faziletlidir. Zira
bu okuyuşa hem göz, hem de dil iştirâk eder. Tefekküre de daha müsaittir. Ezbere okumaya ise
sadece dilin iştirâki vardır. Kur'an'ı namaz dışında da, kıbleye yönelerek, temiz giyimli
olarak ve edeblice oturarak okumak müstehabtır. Okumaya başlarken Eûzü-Besmele çekilmesi de
yine müstehabdır.
Kur'an'ı yüzünden abdestli olarak okumak farzdır. Çünkü
abdestsiz Kur'an'a el sürülmez. Kur'an'ı ayda bir defa hatmetmek, umumiyetle güzel
görülmüştür. Senede 1, 40 günde bir, haftada 1 hatmi tercih edenler de vardır. Ancak 3 günden
az zamanda hatim caiz görülmemiştir. Çünkü bu takdirde Kur'an'ı sür'atli okumaktan dolayı
mânasını düşünmek kâbil olmaz, ayrıca telâffuz hatâları yapılabilir. Kur'an-ı Kerîm'i
dinlemek farz-ı kifâyedir. Bir mecliste Kur'an okunurken, dinliyenin bulunması,
dinlemeyenlerden mes'uliyeti kaldırır. Ancak başka işlerle meşgul olan kimselerin yanında
yüksek sesle Kur'an okunması uygun görülmemiştir.
Kur'an okumak, nafile ibâdet
yapmaktan; Kur'an'ı sesli okumak ise, sessiz okumaktan efdaldir. Bir kimse, yürürken
veya bir iş görürken Kur'an okuyabilir. Yalnız bu hâlin Kur'an'ı gafletle okumağa sebeb
olmaması gerekir. Bil'akis okuduğu Kur'an, onu gaflete dalmaktan sıyırmalıdır. Namaz
kılınması mekruh olan vakitlerde dua, tesbih, Peygamberimize salât ü selâm, Kur'an okumaktan
efdaldir. Kur'an'ı güzel sesle ve tecvidle okumak müstehabdır. Peygamber Efendimiz bir
hadîs-i şerîflerinde "Kur'an'ı seslerinizle süsleyiniz" buyurmuştur.
Kur'an'ı
tecvide aykırı şekilde nağmelerle okumak câiz değildir. Kelimeleri değiştiren, mânayı bozan
okumalar da haramdır. Kur'an okumayı öğrenmiş olan kimse, sonradan yüzünden
okuyamıyacak derecede unutsa günahkâr olur. Kur'an'ı okumak gibi, başkasına okutmak,
öğretmek de sevabı çok bir ibâdettir. * Ücretle Kur'an okumayı bâzı âlimler caiz görmüşse de,
bunu bir geçim yolu olarak benimsemekten kaçınmak gerekir. Yırtık ve eski olup kullanılmayan
mushaf yakılmaz. Temiz beze sarılıp toprağa gömülür. Yahut toz gelmeyen temiz bir yere konur.
(Tatarhâniye'den).
Kur'an okumak ve okutmanın fazileti ile ilgili olarak hadîs-i
şeriflerde şöyle buyurulmuştur:
Ebû Mûsâ el-Eş'ari (ra) Hz. Peygamberin şöyle
buyurduğunu rivayet etmiştir: "Kur'an'ı okuyan ve gereğini olduğu gibi tatbik eden mü'min,
kokusu hoş, tadı güzel turunç meyvesi gibidir. Kur'an okumayan, fakat gereğini tatbik eden
mü'min, tadı olan ve fakat kokusu bulunmayan hurmaya benzer. Kur'an okuyan, fakat gereğini
tatbik etmeyen münâfık da, sadece kokusu hoş olan fesleğen gibidir. Kur'an okumayan münâfık
da, tadı acı ve kokusu çirkin Ebû Cehil karpuzuna benzer."
"Ümmetimin yapacağı en
faziletli ibâdetlerden biri de Kur'an-ı Kerîm'i yüzüne bakarak okumasıdır."
"Kul,
Kur'an-ı Kerîm'i hatmettiği zaman hatim duası esnasında 10 bin melek ona bağış talebinde
bulunur."
"Şu ibâdet işinde gözlerinizin hazzını verin... O da Mushaf'a bakarak
okumak ve üstünde tefekkür etmek, acâibatından ibret ve ders almaktır."
"Evlerinizde Kur'an okumayı artırınız. Bir ev ki, onda Kur'an okunmaz, o evin
hayrı azalır, şerri çoğalır. Ehline darlık gelir..."
"Kur'an'ı oku, yasak ettiği
şeyleri anla. Şayet okuman seni yasaklardan almıyorsa, onu okumuş, anlamış
sayılmazsın."
"Oruç ve Kur'an, kıyâmet günü kula şefaat edecekler. Oruç diyecek ki:
- Ey Rabbim, ben onu yemekten ve şehevî şeylerden gündüzleri alıkoydum. Ona şefaatimi kabûl
buyur. Kur'an da diyecek: - Ey Rabbim, onu geceleri uykudan aldım. Ona şefaatimi kabûl buyur.
Şefaatleri kabul buyurulur." "Herhangi bir cemaat, Allah'ın evlerinden birinde toplanır,
Allah'ın Kitabını okur ve mânasını aralarında anlamaya çalışırlarsa, onlara sakînet (kalb
huzuru ve itmi'nan) iner. Kendilerini rahmet kaplar, çevrelerini melekler sarar ve Allah
Teâlâ yanında bulunanlara onları anlatır."
"Kur'an hâfızları, ehl-i Cennetin
reisleridir."
|