Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulmaktadır: "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir." (el-Bakara, 185).
Herşeye varmak için bir yol vardır. Cennetin yolu dini bilgilerdir. [Hadis-i Şerif]
Hizmet Nimettir
|
Dinibilgiler.gen.tr Online Web Sayfasına Hoşgeldiniz. Hayırlı gezintiler dileriz. |
Bize bu imkanı veren Yüce Allah(cc)'a hamd, Alemlerin efendisi
Hz.Muhammed (sav)'e, onun aile ve ashabına salat ve selam olsun !
Bütün peygamberlere ve Allah dostlarına da selam olsun !
Bütün mü'min kardeşlerimizede selam olsun !
|
|
|
|
Peygamberi Efendimizin Allah'ın Vahyine ve Elçiliğine
Kavuşması |
Dinibilgiler.gen.tr - Peygamberi Efendimizin Allah'ın Vahyine ve Elçiliğine
Kavuşması
Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, çocukluğundan beri
üstün bir fazilet ve çok güzel bir ahlâk içinde yaşamıştı. Kavminin cahilce yaptıkları
işlerden ve âdetlerden tamamen uzaktı. Kimseden bir şey okumamış, bir şey yazmamıştı. Kimse
ile dini konulara ait bir şey konuşmamıştı. Onun üzerinde kimsenin hocalık hakkı olamazdı. O,
bütün cihanın en büyük hocası ve en yüksek mürşidi olmaya adaydı. Onu, Yüce Allah bir mucize
olarak yaratmıştı. Onun kalbine bütün ilim ve hikmetleri doğrudan doğruya Cenâb-ı Hakk
bırakacaktı. O, tam bir masumiyet içinde kırk yaşına yaklaşmıştı. O sırada mübarek gözlerine
melekler görünür, "Ya Muhammed!" diye ortalıktan seslenilirdi. Kendisine taşlardan ve
ağaçlardan selâm sesleri gelirdi. Aklı, zekâsı, maddî manevî sağlığı üstün bir şekilde
mükemmeldi.
Hazret-i Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz tam kırk yaşına
girince, peygamberlik şerefine kavuştu. Şöyle ki: Peygamber Efendimiz, Mekke halkından bazı
büyüklerin âdetleri üzere kırk yaşlarına yakın yılda bir ay kadar gider, Hira dağında bir
mağarada bekleyip Yüce Allah'ın kudret ve azametini düşünür, oradan geçen yolculara yiyecek
ve içecek verirdi. Tam kırk yaşına girince, önce altı ay kadar rüyasında gördüğü şeyler sabah
aydınlığı gibi açık olarak meydana çıkmaya başladı. Bu, Peygamberliğin bir başlangıcı idi.
Yüce Allah'ın vahy suretiyle vereceği hükümleri ve indireceği Kur'ân âyetlerini
kavrayabilmesi için bir alıştırma demekti. Bu altı aydan sonra, yine Hira'da iken bir gün
Melek Cibrîl-i Emîn geldi. "İkra" sûresinin ilk âyetini getirdi. Kendisini peygamberlikle
müjdeledi.
Peygamber Efendimiz, Kur'ân-ı Kerîm'in inmeye başlaması dehşetinden
titremiş, kim bilir ne büyük manevî haz ve heyecan içinde kalmıştı. Hemen muhterem zevcesi
Hadice'nin yanına giderek durumu anlatmış, böylece peygamberliğe kavuştuğu
gerçekleşmişti.
Bundan sonra bir süre İlâhî vahy kesildi. Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri
inmedi. Çok şiddetli olan Allah'ın vahyine güç kazanabilmek için ve tam bir istek kazanmak
için böyle bir süre beklemeye gerek vardı. Rivayete göre bu süre üç yıldır. Bundan sonra
tekrar Cibrîl-i Emîn göründü. Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini getirmeye başladı. Peygamber
Efendimiz de, gerek kendi kavmini ve gerekse diğer bütün insanları hak dine (İslama) çağırmaya
görevlendirilmiş oldu.
Peygamber Efendimiz Allah tarafından aldığı göreve, Nübüvvet,
Risalet denildiği gibi, Bi'set ve Meb'usiyet de denir. Onun için Hazret-i Muhammed
(sallallahu aleyhi ve sellem), Yüce Allah'ın bir Nebîsidir, bir Resulüdür, Bir Meb'usudur
(elçisi ve peygamberidir). O bütün peygamberlerin sonuncusu ve en
faziletlisidir.
Peygamber Efendimize Allah tarafından Kur'ân âyetlerinin gelmesine
"Nüzul-i Kur'ân" denir. Bu âyetleri Cibrîl-i Emîn'in getirmesine de: "İnzal, Tenzil"
denilir. Bu yönden Kur'ân-ı Kerîm'e "'Kitab-ı Münzel" denilmektedir.
|
|
|
|
|