Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulmaktadır: "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir." (el-Bakara, 185).
Herşeye varmak için bir yol vardır. Cennetin yolu dini bilgilerdir. [Hadis-i Şerif]
Hizmet Nimettir
|
Dinibilgiler.gen.tr Online Web Sayfasına Hoşgeldiniz. Hayırlı gezintiler dileriz. |
Bize bu imkanı veren Yüce Allah(cc)'a hamd, Alemlerin efendisi
Hz.Muhammed (sav)'e, onun aile ve ashabına salat ve selam olsun !
Bütün peygamberlere ve Allah dostlarına da selam olsun !
Bütün mü'min kardeşlerimizede selam olsun !
|
|
|
|
Peygamber Efendimizin Ahirete Göç Etmeleri |
Dinibilgiler.gen.tr - Peygamber Efendimizin Ahirete Göç Etmeleri
Peygamber Efendimiz(s.a.v.), Veda haccından sonra ahiret hazırlıklarına
başlamıştı. Hicretin on birinci yılı Sefer ayının son günlerinde şiddetli bir baş ağrısı ile
ateşli bir hastalığa tutuldu. Hastalığı ağırdı; buna rağmen Mescid-i Saadete çıkıp bir hutbe
okudu. Ashabı kirama çok yüksek bir ifade ile hitab etti. Onlara yüksek bir adalet ve fazilet
ve bir hakseverlik dersi vermek için şöyle buyurdu:
"Ey insanlar! Her kimin arkasına
vurmuşsam, işte arkam! Kalksın bana vursun. Her kimin bende alacağı varsa, işte malım! Gelsin
alsın."
Kendisinden sonra, Arab Yarımadası'ndan müşriklerin çıkarılmasını emretti.
Çevreden gelecek elçilere ikramda bulunulmasını öğütledi. Sonra ahiret âlemine göçeceğine
işaret eden şu konuşmayı yaptı:
"Yüce Allah, kulunu, dünya ile kendisine kavuşma
arasında serbest bıraktı. O kul da, O'na kavuşmayı seçti."
Peygamber Efendimizin
hastalığı ağırlaşınca, Ensar "Acaba halimiz ne olacak?" diye endişelenmişlerdi. Bunu duyan,
Peygamber Efendimiz, Hazret-i Ali ile, amcası Hazret-i Abbas'ın oğlu Fadl'ın kollarına
dayanarak tekrar Mescid-i Şerife çıktı. Etkili bir hutbe okudu. Şöyle öğüt verdi:
"Ey
İnsanlar! Benim vefat edeceğimi düşünerek telâşlanıyormuşsunuz. Hiç bir peygamber ümmeti
arasında ebedî kalmadı ki, ben de sizin aranızda ebedî kalayım. Ey ensar! Size öğüdüm şudur:
İlk muhacirlere hürmet ediniz ve onları gözetiniz. Ey Muhacirler! Size de öğüdüm şudur:
Ensar'a güzel muamele yapınız. Ey insanlar! Günah, nimetin kaybolmasına sebep olur. Eğer
insanlar Allah'ın emirlerine boyun eğerlerse, onların amirleri de öyle olur. İnsanlar âsi
olursa, onların amirleri de böyle olur."
Peygamber Efendimiz hasta olduğu halde, her
ezan okundukça Mescid-i Şerife çıkıyor, ashab-ı kirama imam olup namaz kıldırıyordu. Fakat
göçmelerine üç gün kala, hastalığı arttı. Artık Mescide çıkamaz oldu. Ebû Bekir'e söyleyiniz,
imamet etsin;" diye buyurdu.
Rebiülevvel ayının on ikinci pazartesi günü, Ebû Bekir
Hazretleri ashab-ı kirama sabah namazını kıldırıyordu. Hazret-i Peygamber kendisinde bir
kuvvet buldu, mescide çıktı. Ashabının saf saf olup ibadet ettiklerini görünce, bundan pek
hoşlandı ve Ebû Bekir'e uyup namaz kıldı.
Ashab-ı kiram Peygamberimizin iyileştiğini
sanarak çok sevinmişlerdi. Oysa ki, Peygamber Efendimiz namazdan sonra saadetli evlerine dönüp
rahat döşeğine yattı. Artık Yüce Allah'ın manevî huzurlarına kavuşacakları zaman gelmişti. O
güllerden daha tatlı olan mübarek yüzleri bazen kızarıyor, bazen sararıyordu. Alnından jaleler
gibi ter damlaları serpiliyordu. Nihayet zeval vakti idi ki, birer hidayet yıldızı olan o
güzel gözlerini semaya doğru kaldırdı: "Allah'ım! Beni en yüce dosta kavuştur," diye dua
etti. Sonra da mübarek başları aşağıya doğru meylediverdi. Artık kutsal ruhu en yüksek
mertebeye uçup gitti. (Sallallahu tealâ aleyhi ve sellem)
|
|
|
|
|